Denounce with righteous indignation and dislike men who are beguiled and demoralized by the charms pleasure moment so blinded desire that they cannot foresee the pain and trouble.
Read MoreEvren kendi tarihsel sürecinde 3 temel aşamadan geçmiştir. Başta sadece FİZİK vardı.
Ta ki 2. nesil yıldızların doğumuyla KİMYA devreye girene kadar. Son aşamada bizim gözlemimiz YERYÜZÜNDE koşullar oluşunca
Hayat dediğimiz BİOSFER meydana geldi. Sonunda BİYOLOJİ bizi anlatan bilim doğdu.
Rönesansla başlayan 300 yıllık kimya ağırlıklı endüstri dönemi, bugünden bakıldığında insanlığın o gün yanlış yola girdiğini gösterdi.
Yanlış yolculuğa alternatif arayışlar, 1990 yılından sonra (Sovyetlerin Çöküşü) tek kutuplu dönemde hızlandı. Dünya aydınları içinde gelecek okur yazarı olanlar vahameti erkenden gördüler. Gezegenimiz evrende nadir bulunan hayatın evi misyonunu üstlenmişti. İnsanlığın biyosferi bozması toplu imha haraketi idi.
Hastalığın teşhisi netleşince tedavi için girişimler de arttı. Dünya çevre örgütleri, Birleşmiş Milletler ve duyarlı çevreler, özellikler dürüst devletler arayış içindeydi.
Diğer yandan bireysel arayışlarda sürmekteydi. İlk örnekler Avrupada Yeşil Partiler şeklinde adlandırılan politik dönüşüm hedefli girişimlerdi.
Ancak bütün bunlar; yeterince yaratıcı değildi, sadece olgulara muhalefet olarak gelişmekteydi.
Haliyle finans kapitalin biçimlendirdiği ve ivmelendirdiği tüketim ekonomisi bu zayıf muhalefetten hiç etkilenmiyor hızla tahribata devam ediyordu.
Çözüm daha derin ve çok yönlü ele alınmalıydı. Her şeyden önce yeni dönemin sıfırdan teorik arka planı hazırlanmalıydı.
İşte 1997 yılında Montana ‘da genç bir biyolog ‘kutuya dışardan bakarak’ çok köklü bir teori geliştirdi. “Biomimicry” adlı esriyle doğayı benimsemeyi,
onu örnek almayı, yapılacak buluşları da ona öykünerek, taklit ederek yapmalıyız tezini kitaplaştırdı. Çok beklenen ana strateji ve doğru bir teşhisti… Taraftar buldu, önce bir Enstitü ve ardından 36 ülkede teşkilatlanma hızlandı. Yeni bio-endüstri çağı böyle başladı. Biz bu cephede yer almaya 2010 yılında karar verdik. 05/Ocak/2010 da yeniden doğduk, kendimizi yeni şekillenen EKOLAKE içinde yüzer bulduk. Güneş enerjisini kullanarak yapılarda iklimlendirme üzerinde yoğunlaştık. PVT + HP + Biopex + PEXa = XDAO ile yol harıtamız ve çalışma prensipleri belirlendi. Araya pandemi girdi, bu bizi mutfak işlerine yöneltti ve daha da pekiştirdi. Sonunda 2022 yılı itibarıyla Biomimicry Enstitüsüne katılmaya karar verdik.
Türkiye için adımızı BIOTR olarak tescil ettirdik. Şimdi sizlerle beraberiz. https://www.biotr.org üzerinde yapılanıyoruz. Değer üretebilen herkesi paydaş olarak görmek isteriz. Bu vesile ile;
MERHABALAR!
Biyomimikri, doğadan ilham alarak insan yapımı sistemleri, ürünleri ve süreçleri tasarlamak anlamına gelen bir disiplindir. “Biyomimikri” terimi, Yunanca kökenli iki kelimenin birleşiminden gelir: “bios” (hayat) ve “mimesis” (taklit). Biyomimikri, doğadaki organizmaların, süreçlerin ve sistemlerin evrimsel olarak optimize edilmiş özelliklerini anlamak ve bu özellikleri insan teknolojisi ve tasarımına entegre etmek amacıyla kullanılır.
Bu disiplin, doğadaki canlı organizmalardan çeşitli öğelerin (örneğin, yapısal özellikler, malzemeler, enerji döngüleri) incelenmesini içerir. Biyomimikri, doğadan elde edilen bu öğeleri kullanarak daha sürdürülebilir, etkili ve verimli çözümler üretmeyi hedefler.
Biyomimikri Örnekleri:
-Kuş Kanatlarından İlham Alınan Uçak Kanatları: Kuşlar, aerodinamik olarak optimize edilmiş kanatları sayesinde hava içinde etkili bir şekilde hareket edebilirler. Bu özellikler, uçak tasarımcıları tarafından da kullanılarak daha yakıt verimli ve sessiz uçak kanatları geliştirilmiştir.
-Örümcek İpeği İle Üretilen Malzemeler: Örümcek ipeği, çok dayanıklı ve hafif bir malzeme olarak bilinir. Bu özellik, örümcek ipeğinin moleküler yapısının çözümlenerek, güçlü ve hafif yapılarda kullanılmasına ilham vermiştir. Bu tür malzemeler, medikal cihazlardan giyilebilir teknolojiye kadar birçok alanda kullanılmaktadır.
-Termit Yuvalarından Esinlenilen Bina Tasarımları: Termit yuvaları, iç yapıları sayesinde sıcaklık kontrolünü etkili bir şekilde sağlar. Bu özellik, enerji verimliliği açısından avantajlı bina tasarımlarının ilham kaynağı olmuştur.